İnternet altyapısındaki gelişmeler, mobil telefonlar ve tabletlerin yaygın olarak kullanılması, finansal hizmetlerin dijital kanallar üzerinden sunulmasını önemli oranda artırmış durumdadır. Özelikle Covid-19 ertesi dönemde “dijital bankacılık”ın kapsamı da ciddi oranda genişlemiştir.
Banka şubelerindeki işlem süreleri de göz önüne alındığında, zaman ve mekânsal anlamda tüketicilere ciddi kolaylık ve 7/24 erişim sağlayan “dijital bankacılık”ın yaygınlaşması için Türkiye’de atılan en büyük adım, 1 Ocak 2022 itibariyle yürürlüğe giren “Dijital Bankaların Faaliyet Esasları ile Servis Modeli Bankacılığı Hakkında Yönetmelik' olmuştur. Bu yönetmelik, “sadece elektronik bankacılık hizmetleri dağıtım kanalları üzerinden hizmet veren şubesiz bankalar”ın “dijital banka” olarak finansal tüketicilere ve KOBİ’lere hizmet verebilmelerini sağlamaktadır.
İlgili yönetmeliğe göre “dijital banka” olabilmenin şartları aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Dijital bankalar “bankacılık hizmetlerini fiziksel şubeler yerine elektronik bankacılık hizmetleri dağıtım kanalları aracılığıyla sunan kredi kuruluşu”- yani bankacılık hizmetleri tanımında belirtilen şekilde sunan mevduat ve katılım bankaları olarak tanımlanmaktadır- kalkınma ve yatırım bankaları kapsam dışındadır.
- Bankacılık hizmetleri “şubesiz” yürütülecek, tüketicilerin hizmet alabileceği her türlü elektronik dağıtım kanallarında hizmet sunulabilecektir (internet bankacılığı, mobil bankacılık, telefon bankacılığı, açık bankacılık, ATM vs )
- Asgari ödenmiş sermaye şartı 1 Milyar TL’dir- BDDK bu tutarı gerekli görürse artırabilir.
- Sunabilecek hizmetler anlamında, mevduat ya da katılım bankası olmalarına göre kredi kuruluşlarının sunabileceği tüm hizmetleri sunabilirler (örneğin; banka, kredi ve ön ödemeli kartları kabul etmek üzere kendileriyle anlaşma yapan işyerleri vasıtasıyla, müşterilerine nakit çekim ya da ön ödemeli ödeme araçlarına bakiye yükleme hizmeti verebilirler.
- Uyulması gereken mevzuat anlamında kredi kuruluşlarının uymakla yükümlü olduğu tüm mevzuat hükümleri de uyulması gerekmektedir.
- Faaliyetler anlamında bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Buna göre;
- Dijital bankaların kredi müşterileri sadece finansal tüketiciler ya da Kobiler olabilir.
- Dijital bankaların genel müdürlük ile genel müdürlüğe bağlı hizmet birimleri dışında muhabirlik, acentelik, temsilcilik gibi her ne ad altında olursa olsun
teşkilatlanmaya gitmesi, fiziksel şube açması, dijital ortamda gerçekleştirilecek olanlar hariç kiralık kasa ve emanete alma işlemleri ile saklama hizmetlerini sunması yasaktır. Ancak, bir şube gibi kullanılmadığı müddetçe müşteri şikâyetlerini ele almak için en az bir fiziksel büro kurulması gerekmektedir. - Dijital bankaların, bir müşterisine kullandırabileceği -kredi kartları ile gerçekleştirilen harcamalar ve nakit çekimleri ile kredili mevduat hesapları hariç olmak üzere- teminatsız nakdi tüketici kredilerinin toplamı, ilgili müşterinin beyan edilen ve dijital bankalarca teyit edilen aylık ortalama net gelirinin dört katını ve müşterinin aylık ortalama net gelirinin tespit edilememesi halinde on bin Türk Lirasını aşamayacaktır.
- Hizmet sürekliliği taahhüdü konusu özel hüküm altına alınmıştır, buna göre dijital bankaların internet bankacılığı ve mobil bankacılık dağıtım kanalları için taahhüt edilen süreklilik yüzdesinin %99,8’den daha düşük olamaz.
- Yönetmelikte ayrıca teknoloji, elektronik ticaret ve telekomünikasyon hizmetleri sunan firmaların da dijital banka kurabileceği belirtilmiştir. Bu durumda uyulması gerekecek iki önemli husus;
- Hâkim ortak tüzel kişilerin ya da bu tüzel kişilerin kontrolünü elinde bulunduran gerçek ve tüzel kişilerin Türkiye’de yerleşik olması ve
- Türkiye’de yerleşik kişilerin borçluluk durumu ve mali gücüne ilişkin ellerinde bulundurdukları risk verilerini paylaşmaya yönelik olarak Risk Merkezi ile bilgi alışverişi sözleşmesi imzalamış olmalarıdır.
Türkiye’de “dijital banka” lisansın alan ilk şirket, kurucu ortakları Hayat Holding AŞ, Hayat Kimya Sanayi AŞ, AS Tüketim Malları Ticaret AŞ, Kastamonu Entegre Ağaç Sanayi ve Ticaret AŞ ve Limaş Liman İşletmeciliği AŞ tarafından olan ve asgari 1 milyar 500 milyon TL kuruluş sermayeli “Hayat Katılım Bankası” olmuştur. (22 Nisan 22).
Lisanı alan bir diğer şirket de, Great East Capital Bilgi Teknolojileri Yatırımları AŞ, Adam Muhammed Sadıq, Maryam Khalid Al-Atteyah, Hector Fernando Sepul Veda Reyes Retena ve Yağmur Şatana tarafından kurulan “Kasa Katılım Bankası AŞ” dir. (8 Temmuz 22)
Yurtdışındaki örnekler incelendiğinde, finans sektörünün tamamen dışından bazı markaların da “dijital banka” olarak pazara girdiği ve özellikle teknoloji, telekomünikasyon, e-ticaret gibi yenilikçi sektörlerden çok yaratıcı örneklerin ortaya çıktığı görülmektedir.
Bu örneklerin biri Singapur’da, 2012 yılında MyTeksi ismiyle Uber'e benzer şekilde online taksi bulma uygulaması olarak piyasaya giren ve 2016 yılında Grab ismini alan uygulamadır. Firma Endonezya merkezli ödeme sistemi Ovo’yu satın alarak Grab Pay’i kurup, dijital banka lisansını da almasının sonrasında yemek ve market alışverişi teslimatı, finansal hizmetlere, otel rezervasyonu gibi alanlarda varlığını sürdüren bir süper uygulamaya dönüşmüş durumdadır. (SuperApp).
Singapur’daki bir diğer önemli örnek, önemli süper uygulamalardan AliPay’in sahibi olduğu Ant Financial. AliPay dünyadaki süper uygulamaların ilk örneklerinden ve Asya’da da çok önemli bir konumdadır. Ant Financial’ın digital wholesale bank (DWB) lisansını alması ise Kobilere yönelik çok ciddi bir rakip olacağının sinyallerini vermektedir.
Dünya Bankası danışmanlarından Mehmet Kerse’nin hazırladığı Avrupa Ekosistem Raporu’na göre dünyada dijital bankaların düzenlemesi için üç ana yaklaşım vardır:
İlki Türkiye’de de olduğu gibi, özel dijital bankacılık lisansı (bespoke licencing regime) alarak bu sektöre girmesi yaklaşımı. Bu yöntem daha çok Asya ülkeleri tarafından benimsenmektedir. Hong Kong, Kore, Filipinler, Malezya, Tayvan ve Singapur öne çıkan ülkelerdir.
Singapur’da iki farklı lisans sunulmaktadır, biri daha çok bireysel müşterileri hedefleyen “digital full bank” (DFB), diğeri ise Kobileri hedefleyen “digital wholesale bank” (DWB).
Hong Kong’da öne çıkan iki örnek, Xiaomi’nin %90 hissesine sahip olduğu Airstar ve kurucu CEO su bir Türk olan (Deniz Güven) ve Standart Charter’in da ortakları arasında yer aldığı Mox’tur.
Bu yaklaşımın ana hatları, şubeleşmeye izin vermiyor olması, ana hedef kitle olarak alt gelir grubundaki kişileri ve Kobileri önceliklendirmesi ve ülkeden ülkeye değişiklik gösterse de belli bir asgari sermaye şartı aranıyor olması şeklinde özetlenebilir.
İkinci yaklaşım “Aşamalı Lisanslama” (Phased Authorization), bu yaklaşımda dijital bankalar lisanslanmış ve tam faaliyete başlamış bir banka olmadan önce bir geçiş sürecinden geçer. Bunun örnekleri arasında İngiltere, Avustralya ve Malezya bulunmaktadır. Bu yaklaşımda, dijital bankacılık için ayrı bir lisans gerekmemektedir.
İngiltere Bank of England’ın (BOE) altında “New Bank Start-up Unit” birimini kurarak dijital bankacılık anlamında ilk adımı atan ülkelerden birisidir. İngiltere’de öne çıkan dijital bankalar Monzo, Revolut, Atom ve Starling’dir. Revolut 40’tan fazla ülkede faaliyet göstermektedir.
Avusturalya’daki modelde en fazla 24 ay sürecek bir geçiş dönemi öngörülürken, Malezya modelinde geçiş dönemi bir zorunluluk ve üç ile beş yıl arası sürmesi gerekmektedir.
Üçüncü yaklaşım ise dünyada en yaygın olan “Dijital Bankaların Ticari Banka Olarak Lisanslanması” yaklaşımıdır. Almanya, Güney Afrika, Brezilya gibi ülkelerde örneklerine daha sık rastlanan bu modelde, ayrıca bir dijital banka lisans kategorisi yoktur ve dijital iş modeline sahip fintech’ler mevcut ticari bankalar kategorisinde değerlendirilir. Almanya örneklerinden Fidor ve N26 firmaları, dünyada çapında öneme sahip dijital bankalardır. (N26 20’den fazla ülkede faaliyettedir.) Brezilya merkezli Nubank da, 2020 itibarıyla toplam 3 Latin Amerika ülkesinde 34 milyon kullanıcıya ulaşmış durumdadır.
Sonuç ve Değerlendirme
Özellikle Covit ertesi dönemde, başka birçok sektör gibi, hemen her gün hizmet aldığımız bankalar da dijitalleşme açısından yeni bir evreyi deneyimlemektedir.
Bankacılık hizmetlerinin dijital ortamda daha da çeşitlenerek sunulması ve yaygınlaşması, müşteriler için zaman ve mekânsal tasarrufu, bankalar için de şube ağı ve onun etrafındaki birçok masraf kaleminden kurtulabilmeyi sağlamaktadır.
Teknolojik altyapıların gelişmesi ve bu sektördeki işlem hacimlerinin gün geçtikçe büyümesi, sektör dışından oyuncuların da iştahlarını kabartmış durumdadır. Gerekli hukuki altyapıların da hazır hale gelmesiyle beraber, dünya çapında teknoloji adaptasyonu güçlü pek çok başarılı firma, finansal hizmetleri de portföylerine katarak, müşteriye çok daha pratik çözümler sunabilmektedir. Artık dünyada “dijital bankacılık” sadece bankaların hizmetlerini “online” ortamda sunduğu bir alanı değil, aynı zamanda birçok farklı hizmeti sunan ve bankacılık sektörü dışında yer alan parlak firmaların da oyuncu yer alabildiği yeni bir dünyayı işaret etmektedir.
Türkiye de gerekli hukuki düzenlemeler anlamında ilk ciddi adım 2022 başı itibariyle atılmış ve “dijital bankacılık” lisansı alımına ilişkin detaylar düzenlenmiş durumdadır. Henüz sektöre katılan çok fazla firma olmasa da yakın zamanda, özellikle e-ticaret alanında ciddi atılımlarını gördüğümüz ve teknolojiyi son derece yaratıcı şekilde kullanabilen firmaların finansal hizmetleri de sunmaya başlayarak yepyeni açılımlar yaparak, kredi kartı taksitlendirmede tüm dünyaya öncü oldukları gibi, dijital bankacılık anlamında da örnek olabilecek “SuperApp”ler yaratmaları şaşırtıcı olmayacaktır.
Kuşkusuz dozu yükselen rekabet, geleneksel bankaların da dijital ortamda sundukları hizmetleri çeşitlendirmeleri ve geliştirmeleri için ortam sağlamaktadır. Bu anlamda yapılan son araştırmalar, müşterilerin özellikle mobil iletişim kanallarını kullanmayı daha çok tercih ettiklerini, çağrı merkezini aramaktansa self servis ya da chat-bot gibi daha pratik kanallarla işlemlerini daha kısa sürede tamamlamaktan memnuniyet duyduklarını göstermektedir. Bu anlamda, teknolojik gelişmeler ve tüketici ihtiyaçlarının etkin şekilde analizi, bankacılık sektörünün sunmakta olduğu hizmetler ve hizmetlere erişim şekilleri açısından dönüşümüne ciddi anlamda katkı sağlamaya devam edecektir.
Paylaş: